oyun terapisi

Özel Çocuklara Nasıl Davranılır?

Çocukları çok sevdiğim için okul öncesi öğretmenliğini meslek olarak tercih ettim. Yıllarca anasınıfı öğretmenliği yaptım. Bu arada her çocuğun farklı olduğunu,hepsiyle farklı bir yol çizilmesi gerektiğini öğrenmiştim.Daha sonraki yıllarda özel öğrenmeye gereksinimli çocuklara öğretmenlik yapma kararı aldım ama ilk defa bu tarz çocuklarla karşılaşacağım için çok  endişeliydim. Acaba nasıl davranmalıydım? Nasıl yaklaşmalıydım?  Daha sonra işe başladım.İlk etapta ders sürelerini uzatıyordum,karşımdaki bireyleri anlamaya çalışıyordum. Zamanla onların da normal çocuklardan hiçbir farkı olmadığını anladım. Sadece biraz daha hassas davranmak gerekiyordu. Artık onlarda benim için normal birer öğrenciydi. Her birinin çalışma programı farklıydı. Ona göre bir yol  izlemek gerekiyordu. Her bireyin farklı yönleri olduğu gibi onların da farklı yönleri vardı. Onlardan çok şey öğrenmiştim. Aslında hayatı kısaca özetliyorlardı. Yaşamın getirdiği zorluklar, mutluluklar, sıkıntılar, eğlenceler gibiydi onların da hayatı. Bazı zaman mutlu,bazı zaman öfkeli ,bazı zaman karmaşık duygular içinde bulunuyorlardı, hayat karmaşası gibi. Onlarla olmak hayatıma yeni bakış açıları kazandırmıştı. Her geçen zamanda yeni şeyler öğretiyorlardı bana. Bu öğrenmişlikle algılarım daha da genişlemişti.

Toplumun bu insanlara karşı önyargıları vardı.Bulunduğum her ortamda onlara nasıl davranılması gerektiğini anlattım. Bir çoğu anlamıştı ama deneyimleri olmadığı için nasıl davranılması gerektiğini tam bilemiyorlardı.Dünyanın birçok yerinde bu bireylere karşı nasıl davranılması gerektiğini bilmeyen insanlar hala var.O yüzden bu konuda tecrübe sahibi olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.Benim görevim onlara iyi bir eğitim verebilmek ve bulunduğum her yerde onların da toplumun bir bireyi olduğunu ve ona göre davranılması gerektiğini anlatmak olacak.Özel eğitim öğretmeni olduğum için kendimle gurur duyuyorum.Her fırsatta onların sesi olmaya devam edeceğim.

Selcan ERGEN

Özel Eğitim Alanı Uzman Öğretici

alphabet-games-202006

Oyun Nedir? Oyunun Önemi

OYUN NEDİR?

Oyun, hayatı öğrenebilme becerisi kazandıran, hayata hazırlayan, çocuğun kendini ifade edebilmesini sağlayan en uygun araçtır. Oyun keşfetmeyi, taklit becerilerini, yaratıcılığı geliştiren bir süreçtir. Çocukların dünyayı anlaması; sosyal, duygusal, zihinsel ve bedensel gelişimin temelinin atılmasında büyük önem taşır. Birincil elden deneyimler yaşatırken mantıksal bağlantılar kurma, problem çözme, uzay ve zaman algısı, temel matematiksel işlemler, yer yön gibi bilişsel gelişimlerini destekler.

Oyun, farklı disiplinlerle ve aynı disiplin içinde farklı bakış açılarıyla tanımlanabilecek bir yöntemdir. Geçmişten günümüze çeşitli bakış açılarına göz atmak oyunun birçok yönünü fark etmeye yardımcı olacaktır.  İbn-i Sina oyunu çocuk için bir ihtiyaç olarak tanımlamış, çocuğun sosyalleşmesi için oyunu önemli bir araç olarak görmüştür. Locke, oyunun içgüdüsel bir etkinlik olduğunu derslerin daha ilgi çekici olması için oyundan faydalanması gerektiğini belirtmiştir. Montessori oyunu çocuğun işi olarak tanımlarken Florey; oyun oynamayan çocukların, yemek yemeyen ve uykuyu reddeden çocuklar kadar endişe verici olduğunu, oyunun çocuk ruh sağlığı için en gerekli şartlardan biri olduğunu vurgulamaktadır.

OYUNUN ÖNEMİ                                     

*Oyun çocuğun öğrenmesi için en uygun yoldur.

*Oyun yaparak yaşayarak öğrenmenin en üst seviyede gerçekleşmesidir.

*Hareket etme, dengede durma, küçük büyük kas gelişimi, hareket, esneme gibi psikomotor gelişimi destekler.

*Oyun bir süreçtir ve sonuçtan daha değerlidir.

*Aktif bir şekilde ilk elden deneyimler kullanılır

*Öğrenilen her şeyi, tüm becerileri ve gelişim alanlarını bütünleştiren ve geliştiren mekanizmadır.

*Oyun yoluyla tüm gelişim alanları doğrudan veya dolaylı olarak desteklenir.

*Gelişimi desteklediği gibi aynı zamanda tedavi edici terapi gibidir.

İrem BULMUŞ

Okul Öncesi Öğretmeni
iletisimbecerileri

İletişim Becerileri

İletişim kişiler arasında duygu, düşünce ve bilgi alışverişini sağlayan bir etkileşimdir.           

Günümüz çağı artık ‘’iletişim çağı’’ olarak ifade edilmektedir. Toplumsal yaşamın her alanında iletişim büyük önem taşımaktadır.

İletişim basit bir süreç gibi görünse de kişiler için karmaşık bir süreci ifade etmektedir. Bu süreçte iletişimin birçok engelle karşılaşması söz konusudur. Kişilik özellikleri, algılama farklılıkları, etkin olmayan dinleme biçimleri, duyguları iyi ifade edememe gibi unsurlar iletişimi engellemektedir.

‘’Sen dili’’ ve ‘’ben dili’’ iletişimde kullandığımız dil özellikleridir. Sen dili daha çok karşı tarafı suçlayıcı bir dildir. Kızgınlık, öfke gibi duygular genellikle ‘’sen dili’’ kullanılarak ifade edilir. Sen dili kullanımı kişiler arasında mesafe olduğunu gösterir, iletişimi olumsuz yönde etkiler ve davranış değişikliği gerçekleştirmez.

Ben dili kullanımı ise karşı tarafa kişiyi olduğu gibi kabul ettiği mesajını verir. Karşıdaki insana davranış değiştirme sorumluluğu verir, kişi kendini kötü hissetmez.

Sen dili ve ben dili kullanımına örnek verecek olursak;

  • Okula neden gelmedin? (Sen dili)
  • Okula gelmeyince seni çok merak ettim. (Ben dili)
  • Bilgisayarda çok fazla oyun oynuyorsun. (Sen dili)
  • Bilgisayarda çok fazla oyun oynaman,kendimi yalnız hissetmeme neden oluyor. (Ben dili)

Sen dili karşı tarafa kendini değersiz hissettirirken,ben dili ile verilen mesajlar kişiyi olduğu gibi kabul ettiği duygusunu verir.

Mevlana’nın da dediği gibi ‘’ Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguyu paylaşanlar anlaşabilir.

Elif ERGEN DEMİRCİ

Zihinsel Engelliler Sınıf Öğretmeni
torbalinin-minik-burak-i-czn-burak-ile-bulustu

Torbalı’nın Minik Burak’ı CZN Burak ile buluştu

CZN Burak adıyla bilinen Burak Özdemir ve Torbalı’nın sempatik öğrencisi Burak Özbek İstanbul’da bir araya geldi. Türk şef, internet fenomeni, Hatay Medeniyetler Sofrası adlı lokanta zincirinin sahibi olan CZN Burak, Torbalılı Burak Özbek’i iki gün İstanbul’da ağırladı. CZN Burak’ın instagramda 23 milyonu aşkın takipçisi bulunuyor.

Mopd tip2 hastası Burak Özbek, Ege 5 Rehabilitasyon Merkezi’nde 5 yıldır eğitim görüyor. Yaptığı paylaşımlarla ve sempatik tavırlarıyla halkımızın beğenisini kazanan minik Burak, İstanbul’da CZN Burak’la buluştu.

Ege 5 Rehabilitasyon denilince akla ilk gelen isimlerin başında gelen minik Burak, yaptığı paylaşımlarla CZN Burak’ın da dikkatini çekince İstanbul’a davet elisandi. 2 gün boyunca vakit geçiren ikili CZN Burak’ın restoranında yemek yaptı ve herkes tarafından sıkça görülen uzun pidenin üzerine “Burak Reis”in de adı yazıldı. Boks arenasına da çıkan ikili Burak Reis’in 3-0’lık galibiyetini kutladı. Geçirdiği 2 günün sonunda Burak ve ailesi unutulmaz anılar biriktirdiklerini lisane getirdi.

Kaynak

https://www.egedenhaber.com/izmir-haber-sondakika/torbalinin-minik-buraki-czn-burak-ile-bulustu/
birsenbasar

Birsen Başar Kimdir?

Birsen Başar 2007’de tanı almış otizmli bir bireydir. 4 ocak 1986 yılında Hollanda’nın Breda kentinde dünyaya geldi. Okul hayatı, anaokulundan başlayarak iletişim problemi ile geçti. Bu sorun yıllarca devam etti ve arkadaşlık kurabilme konusunda çok zorluk çekti.Yüksek öğrenimini işletme, yönetim ve hukuk alanında yaptı. Üniversite dönemi de onun için hiç kolay olmadı. Üniversiteyi bitirmeden 2,5 ay önce kendisine otizm teşhisi konuldu. Otizm konusunda kendini eğitmek için, 2011 ve 2014 yılları arasında Belçika’da otizm uzmanlığı bölümünü okudu ve mezun oldu. Otizm uzmanlığı bölümünden mezun olduğu için otizmli bireylere profesyonel bir şekilde rehberlik yapabiliyor.Günlük hayatında 2009’dan beri Breda belediyesinde memure olarak çalışıyor. Halen Hollanda’da NTI Üniversitesi’nde ikinci üniversitesini okuyor. Eylül 2021’de Amsterdam VU Üniversitesi’nde yüksek lisansa başlamayı planlıyor.

meblogo

Destek Eğitim Raporlarının Süresi Uzatıldı

Özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin olası bulaş riskinin azaltılması ve destek eğitim programlarından faydalanan daha fazla bireye hizmet sunulabilmesi amacıyla rehberlik ve araştırma merkezlerince düzenlenen Özel Eğitim Değerlendirme Kurulu Raporlarından Destek Eğitim Raporlarının süresi bitiş tarihinden itibaren 3 ay uzatılmıştır.

Kaynak

http://orgm.meb.gov.tr/www/destek-egitim-raporlarinin-suresi-uzatildi/icerik/1684

163922045_3853577414761750_4758618797296122293_n

Sayın Kaymakamımızın Ziyareti

Torbalı Kaymakamımız Ercan Öter, İlçe Milli Eğitim Müdürümüz Cafer Tosun, İlçe Emniyet Müdürümüz Muhittin Murat Yener, İlçe Sağlık Müdürümüz Dr.Göksel Aslan, 21 Mart Down Sendromlular Farkındalık Günü için kurumumuzu ziyarette bulundular. Bu anlamlı günde Müdürümüz Hakan oldu ve misafirlerini ağırlarken çok mutluydu.Hem bizlere neşe getirdikleri için hem de kurumumuza yaptıkları ziyaretten dolayı kendilerine teşekkür ederiz.☺☺🙏🙏

5fc8cae17af5071bb01ec317

İzmir’de engelsiz bireyler farkındalık için engelleri aşmaya çalıştı

İZMİR’in Torbalı ilçesindeki bir rehabilitasyon merkezinde 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde farkındalık oluşturmak için düzenlenen etkinlikte engelsiz bireyler, 5 kategoride hazırlanan parkurlarda, engelleri aşmaya çalıştı.

Torbalı ilçesindeki rehabilitasyon merkezinde, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü nedeniyle farkındalık yaratmak amacıyla düzenlenen etkinlikte, engelsiz kişiler, 5 kategoride engelleri aşmaya çalıştı. İşitme engelli bireyleri anlamak adına düzenlenen alışveriş kategorisinde 

konuşmadan isteklerini anlatmaya çalışanlar ile işaret dilinin önemine dikkat çekilirken, 

görme yetersizliği olan bireyleri anlamak için de karanlık odada eşyaların bulunması istendi.

Etkinliğe katılan Ayten Adıgüzel (50), 10 yaşında zihinsel engelli bir çocuğu olduğunu belirtip, “Bu etkinlikte de öğretmenimiz bir yönergeyi tarif etmemizi istedi. El hareketleriyle anlatmaya çalıştık. Ben bir manavdan üzüm alacağımı anlatmaya çalıştım. Bir işitme engelli gibi manavdan alışveriş yapmaya çalıştım. Benim için etkileyici bir deneyim oldu. Bu çocuklara sevgi verilmesi lazım. En fazla görme engelliler için olan parkurda zorlandım. Düz yolda gözleri bağlı yürüyemezken onlar sokakta nasıl gidiyor anlamadım” dedi.

Rehabilitasyon merkezinde psikolojik danışman olarak çalışan Ramazan Çiçek de şu bilgileri verdi:

“Dünya Engelliler Günü’nde, farkındalık yaratmak için uygulamalı bir çalışma yaptık. İşitme yetersizliği olan bireylerimizin toplumda yaşadıklarını canlandırarak, neler yaşayıp hangi zorlukları aşmaları gerektiğini fark ettirmeye çalıştık. Etkinlikte manav, oyuncak ve kırtasiye bölümleri vardı. Gönüllüler işaret diliyle kendilerini ifade etmeye çalıştılar. Renkleri anlatmak daha zor olduğu için daha basit yönergeler verdik. Buna rağmen zorlandıklarını gördük. Umarım bu farkındalık gerçek hayatta da devam eder. Onları anlayarak hissederek yaşamalarını istiyoruz.”

Özel eğitmen Sudan Kırbıt, “Gözleri kapatılan bir gönüllüden dolaptan kot gömlek almasını istedim. Diğerinden dolaptaki çatal kaşıkları almasını istedim. Engelli bireylerin neler yaşadıklarını bizzat görüp hissetmelerini istedik. Onların yaşadıklarını bilemiyoruz. Özel bireylere farklı gözle bakılıyor. Onların içindeyiz, neler hissettiklerini daha iyi anlıyoruz” diye konuştu.

En fazla bedensel engelliler için hazırlanan parkurda zorlandığını anlatan hemşire Zeliha Gizem İzci(21) ise, “Gözlerimi kapatıp bu parkura girdim. Eşyaların nesnelerin nerede olduğu bilmeden bir şeyler bulmaya çalıştım. Empati yaptım. Gerçekten de hayat onlar için çok zor. İstenen eşyaları bulduk ama zorlandık. Bizim için kısa sürdü ama onlar için hayat böyle devam ediyor. İşitme yetersizliği için hazırlanan parkurda kendimi ifade etmede zorlandım. Bundan sonra onlara karşı daha yardımsever olmaya çalışacağım. Ne hissettiklerini daha iyi anladım” dedi.

Disleksili öğrencileri anlamak için hazırlanan parkurla ilgili bilgi veren Emire Demir, “Gönüllülere disleksililerin gözünden gördüğü metni yazmalarını istedik. Disleksililer B ve D harflerini karıştırıp harflerin yerlerini değiştirir, hece atlarlar. Boşluk bırakırlar kelimeler ve heceler arasında. Bazı harfleri eksik ya da yanlış görürler” diye konuştu. 

Eğitimci Yağmur Oral da “Aslında hiçbirimiz onlar gibi bakamıyoruz. Bu parkurda farklı dokunsal nitelikte malzemeler kullandık. Otizmli çocuklar yumuşak ve sert nesnelere hassasiyet gösterirler. Ayrıca ışıklandırmayla birlikte bizim günlük hayatta beynimizin kabul ettiği onlar kabul edemiyorlar. Bu bir market ya da bir alışveriş merkezi olabilir. Çocuklarımız zorlanıyor. Verdiğimiz sesle birlikte onların farklı seslere nasıl tepki verebileceğini göstermeye çalıştık.”

Kaynak

https://www.hurriyet.com.tr/sosyal/guncel/izmirde-engelsiz-bireyler-farkindalik-icin-engelleri-asmaya-calisti-41678958
Mother and son (6-7) sitting on sofa

Dil ve Konuşma Eğitimi

Dil konuşmada 0-2 yaş kritik dönemdir. Özel gereksinimli çocuklarda Koklear İmplantlı ve kulak arkası cihaz kullanan çocuklarımız genellikle bu kritik dönemden geçmiş olarak bize başvuruyorlar. İlk olarak bu süreçte özel gereksinimli çocuklarımızın göz kontağı kurabilmesini,nesne takibi yapabilmesini,taklit becerisi edinmesini sağlamak gerekir. Çocuğun konuşmaya geçişini sağlayabilmek için nesneleri tanıtmakta önemli bir unsurdur. Çocuk ne kadar çok nesne tanırsa o kadar çabuk konuşmaya başlayacaktır. Konuşmanın başlangıcı olan bu becerileri çocuğa kazandırdıktan sonra tek heceli kelimeler ve ardından tek kelimeli cümlelerle devam edilir. Cümle kurma çalışmaları, bildiği basit kelimelerin yanına bilmediği kelimeleri ekleyerek basit cümleler kurmakla başlar.

Burada ailelere büyük sorumluluk düşmektedir. Öğretmenlerin verecekleri tavsiyelere dikkat ederek,davranışlarını olumlu  yönde düzenlemeye çalışmak süreci daha kolay hale getirecektir. Aileler öğretmenlerin verdiği ödev ve sorumlulukları günlük hayatta da yerine getirerek,eğitimin yaşam boyu sürmesine katkıda bulunacaklardır. Özetle özel gereksinimli çocuklarla eğitimde en önemli unsur aile öğretmen işbirliğidir. Atalarımızın da dediği gibi:”Yalnız taş,duvar olmaz.”


Ayşe İZCİ

Özel Eğitim Alanı Uzman Öğretici

Mom and kid are grinning and looking into each-other eyes while staying down on sofa. They are joyfully hand-holding and boy is sitting on parent feet. Mother and child together concept

Özel Eğitime Başlarken Anne ve Babalara Öneriler

  1. Çocuğunuzu kabul etmekle işe başlayın. Çocuğunuzu, eşinizi ve kendinizi suçlamayın.Size suçluluk ve yetersizlik duygusu hissettiren her şeyin,zamanla doğru olmadığını göreceksiniz.Bunun için kendinize zaman verin.
  2. Çocuklarınızın yetersizlik durumunu saklamak yerine,onların gereksinimlerini ve özelliklerini ailenize,arkadaşlarınıza ve yakın çevrenize anlatmaya çalışmalısınız.Özel bir çocuğun ihtiyaç duyduğu en büyük gereksinim yeterli ilgi ve sevgidir.
  3. Çocuğunuzun sokağa çıkmasına,oyun oynamasına,arkadaşlık kurmasına yardımcı olun.Çocuğunuzun,konuşmasıyla model olabilecek bir arkadaş çevresi edinmesini sağlayın.Çocuklar akranlarıyla iletişim kurmaya daha hevesli olurlar ve onların davranışlarını model alırlar.
  4. Kendine güvenmesini sağlayın.Gelişim durumuna ve cinsiyetine uygun sorumluluklar verin ve yapmasını bekleyin.Yaptığında takdir edin.Sizler anne –baba olarak her zaman yanında olamayabilirsiniz.Yaşam becerileri geliştirmesi ve gerektiğinde yalnız kalabilmesi için sorumluluk alması önemlidir.
  5. Çocuğunuzun fiziksel ihtiyaçlarını zamanında karşılamak önemlidir.Bu onların size güven duyması için ilk adımdır.Fiziksel ihtiyaçların yanında duygusal,sosyal,kültürel ihtiyaçları da karşılanmalıdır.
  6. Çocuğunuzu başkalarıyla kıyaslamayın.Bireysel farklılıkları nedeniyle öğrenme sürelerinin normalden daha uzun süreceğini unutmayın ve sabırla yaklaşın.
  7. Çocuğunuzun sevme, takdir edilme, beğenilme gibi gereksinimleri olduğunu unutmayın. Yanlışlarını sürekli olarak söylemekten kaçının. Başarılı olduğu işler için ödüllendirin.
  8. Öğrettiginiz şeylerin,çocuğunuzun alışkanlık haline getirmesini ve tekrarlarla pekiştirmesini sağlayın. İsteklerinizi basit komutlarla ifade edin. Her şeyin açık ve kolay anlaşılacak şekilde verilmesine dikkat edin.
  9. Çocuğunuzun eğitimine erken yaşta başlayın.
  10. Öğreteceğiniz işin ya da konunun tamamını birden öğretmeyin. Parça parça tekrarlar ile öğretmeye çalışın. Örneğin; sabah temizliği için önce el yıkamayı, sonra diş fırçalamayı, sonra da saç taramayı öğretin.
  11. Öğrettiklerinizi sık sık tekrarlayın. Öğrenemediğini görünce ısrar etmeyin fakat aradan zaman geçtikten sonra sabırla aynı işlemleri yapmaya ve yaptırmaya çalışın.
  12. Evde gerçekleştirdiğiniz öğretim oturumlarını 5-10 dk’lık oturumlar biçiminde düzenleyin, bu 30-40 dk’lık oturumlardan daha etkili olabilir.
  13. Çocuğunuzla yaptığınız çalışmaları mutlaka kontrol edin. Sonrasında yanlış bilgiyi düzeltmek yeni bir şeyi öğretmekten daha zor olacaktır.
  14. İyi bir dinleyici olun, tüm aile bireylerinin katıldığı sohbet ortamları oluşturun, çocuğunuzun konuşma için gösterdiği çabaları ödüllendirin.
  15. Çocuğunuzun sizi model aldığını unutmayın.
  16. Çocuğunuzun yerine konuşmayın, başkalarının çocuğunuzun yerine konuşmasına da izin vermeyin.
  17. Dil ve konuşma becerilerini geliştirecek fırsatlar yaratın ve her fırsatı değerlendirin.
    • Örneğin; ‘’Bak uçak geçiyor!’’
  18. Çocuğunuzun çıkardığı seslere dikkat edin. Bu sesler iletişim kurma ve konuşma çabalarıdır. Kuracağınız düzgün cümlelerle çocuğa model olun. Çıkardığı sesleri cevaplayın.
    • Örneğin; ‘’ -Su mu istiyorsun?  -Biraz daha mı süt istiyorsun? ‘’
  19. Onunla konuşurken tek kelimeli ifadelerden kaçının. Çocuğun dil gelişiminin erken dönemlerinde tek kelimelik konuşmalar  tek düze, melodik olmayan bir konuşmanın gelişmesine neden olur. Çocuğunuzla konuşurken cümle kurun,yerine göre vurgulu konuşun.
  20. Çocuğunuza bol bol kitap okuyun. Okuma yapmak çocuğun doğal ve akıcı bir dili işitmesini sağlayan iyi bir yöntemdir. Farklı karakterleri farklı seslerle seslendirin. Dramatize edilmiş ilginç sesler,kelimelerin/karakterlerin canlanmasını sağlar.
  21. Çocuğa tutarlı davranın; düştüğünde,üzüldüğünde ve yapamadığında ona acımayın,kendi başına kalkabileceğine, başarabileceğine inanın.Siz inanırsanız o da kendine inanacaktır.
  22. Yaşanan deneyimler çok önemlidir. Çocuğunuza çeşitli deneyimler yaşatın ve bu deneyimlere dayanarak yeni kelimeler öğretin.
    • Örneğin; Hayvanat bahçesine götürüp hayvanlar hakkında konuşabilirsiniz.
  23. Çocuğunuzun eğitim süreci yalnızca onu değil sizi de ilgilendiriyor.Çocuğun okulda aldığı eğitimi yaşadığı ortama genelleyebilmesi için öğretmenleriyle işbirliği içinde olun. Okul-aile işbirliğinin çocuğunuzun gelişiminde en önemli unsuru olduğunu unutmayın.

Yeşim ÖZELMACI

Psikolojik Danışman